Bundan 87 yıl önce bütün ulusların ve halkların kaderlerini etkileyecek, siyasetlerini darmadağın edecek, vicdanlarına seslenecek, tutkularını ateşleyecek bir kardeş kavgası başladı İspanyada.
Kardeş kardeşi boğazladıkça İspanyanın verimli topraklarının kanlı bir arenaya döndüğü 986 günlük bir cehennemdi bu.
300 bin kişinin savaş alanlarında düştüğü, 200 bin kişinin açlıktan ve hastalıktan öldüğü, 100 bin kişinin kanlı bir yönetimin kurbanı olarak öldürüldüğü 986 gündü bu.
Bütün bir kuşağı alev gibi saran bu çatışmaya zamanın ve geleceğin ünlü kişileri katılmıştı. Ciement Attlee cepheyi ziyaret ederek Cumhuriyetçileri tuttuğunu kamu oyu önünde göstermiş, André Malraux Cumhuriyetçiler için bir hava kuvveti toplamış, alman ve rus mareşalleri von Sperrle ile malinovsky ve şimdi Doğu Almanya Cumhurbaşkanı olan Walter Ulbricht karşılıklı cephelerde görev almışlar. Willy Brandt, İlya Ehrenburg, Ernest Hemingway çeşitli gazetelerin muhabirliklerini yapmışlardı. Federico Garcia Lorca, şiddet rejiminin ilk kurbanlarındandı. İnandıkları bir dava uğruna hayatlarını hiçe sayarak ölüme gidenleri Hemingway şöyle uğurlamaktadır:
"Bu gece İspanyada soğukta uyuyor ölüler. Bizim ölülerimiz şimdi İspanya toprağının bir parçasıdır ve İspanya toprağı ise hiç ölmeyecektir."